1 Ekim 2010 Cuma

Kültigin'in proposal'ı













Kültigin Kağan Akbulut
Türkiye sinema tarihi yazılırken kullanılan metotların incelenmesi ve eleştirisi



Bu çalışmanın amacı Türkiye sinema tarihi incelenirken uygulanan metot çalışmalarını kapsayıcı ve eleştirel bir gözle incelemektir. Bu çalışmada belirli bir ağırlığı olan, sinema tarihi alanında yeni ufuklar açan, sonraki çalışmalar için emsal teşkil eden sinema tarihi inceleme metotları analiz edilecektir.
Türkiye sinemasının ilk filmi kabul edilen Fuat Uzkınay’ın kameraya aldığı Ayestefanos’taki Rus Abidesi’nin Yıkılışı adlı günümüze kalmış kopyası bulunmayan dökümenter filmin çekiliş tarihi 14 Kasım 1914 yılından bu yana 96 yıl geçmiştir. Her ne kadar tarihsel açıdan önemi belli bir yere kadar olsa da, 25-50-100 gibi yuvarlak sayılar araştırmacılar, gazeteciler ya da sadece meraklılar için önem taşımaktadır. Bu çalışma, yüzüncü yılına yaklaşan Türkiye sinemasına belirli bir bakış atma ihtiyacından doğdu. Sinema çalışmalarımda, yaşadığım toprakları anlama çabasının bir sonucu olarak Türkiye sinemasına ve dolayısıyla Türkiye sinema tarihine ilgim son dönemde yoğunlaştı. Çalışmalarıma Türkiye sinema tarihi araştırılırken kullanılan metotları inceleyerek başlamak istedim. “Kullanılan metotların analizi” olarak açıklayabileceğim bu çalışma benim ileriki çalışmalarım için bir proposal niteliği taşımaktadır.
İnceleme planı da diyebileceğimiz metot tarihten, siyasetten, incelenen konunun yapısından, hatta coğrafi özelliklerden ayrı tutulamayacak, birkaç bilimci tarafından yıllar, hatta yüzyıllar önce kural olarak konulmuş hazır şema değildir. Metot belirli bir tarihsellik içerir. Artık neredeyse dogma/kural (artık ne dersiniz) olarak geçen, gerek günlük yaşantıda, gerekse akademik camiada referans dahi verilmeden kullanılan metotlar dahi dönemin tarihselliği içinde açıklanabilir. Yüzüncü yılına yaklaşan Türkiye sinemasının tarihi tekrar tekrar yazılırken “Nasıl bir metot?” sorusu her daim akıllarda olacak bir sorudur. Bu çalışma da bu yüzyıllık sinema ve sinema yazını alanını araştırma amacı gütmektedir.
Popüler sinema yazarlarından tutun, bir üniversitenin sinema kulübündeki öğrencilere, akademik camiaya kadar Türkiye sineması hakkında yazan neredeyse herkes bilinçsiz de olsa bir metoda bağlı kalmaktadır. “Ömer Lütfü Akad ile başlayan Sinemacılar Dönemi…” ya da “Muhsin Ertuğrul’un başı çektiği Tiyatrocular Dönemi…” gibi ibareler Türkiye sinemasında artık birçok sinemacı tarafından bir kural olarak kabul edilmiş gibi kullanılmaktadır. Benzer şekilde Hollywood’da Star Dönemi, Yeni Amerikan Sineması, Beş Büyük Yönetmen Dönemi gibi dönemlendirme çalışmaları vardır. Hakeza ulusal sinemalar için de sayısız dönemlendirme örneği vardır. Türkiye sineması tarihi yazılırken de önemli metotlar uygulanmaktadır. Nijat Özön Yeni Sinema Dergisi’nde (1966, Sayı 3, Türk Sineması Özel Sayısı) yazdığı Türkiye Sinemasına Eleştirmeli Bir Bakış makalesinde bugün dahi kullanılan Tiyatrocular-Geçiş-Sinemacılar-Karşıtlıklar Dönemi sınıflandırmasının temelini atmıştır. 2010 yılında ilk basımı yapılan Şükran Kuyucak Esen’in Türk Sinemasının Kilometre Taşları kitabında da Nijat Özön’ün sınıflandırılması kullanılmıştır. Artık birçoklarınca örnek model olarak kabul edilen bu sınıflandırma metodu birçok açıdan elimizi rahatlatsa da eksiklikler barındırmaktadır.
Bunun dışında kronolojik, türsel, auteur yönetmenler gibi birçok metot/sınıflandırma çalışmasıyla Türkiye sineması tarihi yazılmıştır. Hatta son yirmi yılda, sosyal bilimlerin dönüşümüyle beraber bambaşka metotlar da denenmektedir. Türk sinemasında yeni yönelimler konferanslarında kendine yer bulan bu yeni tarz çalışmalar da bu araştırmamın bir kısmını oluşturacaktır.


AYRINTILI PLAN
Tarih çalışmalarında metot önemli bir yer tutmaktadır. Belirli bir zaman dilimini anlamlı biçimde sınıflandırmak için verilen uğraş sinema tarihçiliğinde de kendini göstermektedir. Birçok ülkenin, coğrafyanın sinema tarihçisi elindekileri incelerken belirli tasnifler yapmaktadır. Tarihsel, siyasal, toplumsal olaylar bu dönemlendirmenin belirleyicileridir. Bu çalışmada emsal teşkil edebilecek metot örneklerini kısaca vermeye çalışacağım. Türkiye sinema tarihi yazılırken de hem dünyanın hem de ülkemizin konjonktürüne bağlı olarak belirli dönemlendirme metotları uygulanmaktadır.
Yeni Sinema Dergisinin 1966 yılında çıkan Türk Sineması Özel Sayısı’nda (Sayı 3) Türkiye sinemasının değerli araştırmacılarından Nijat Özön daha önce Türk Sineması Tarihi’nde bir nevi başlangıcını yaptığı metodoloji ve sınıflandırma çalışmasını tek bir makaleye çevirmiştir. “Bu yazının amacı, sinemamızın başlangıcından günümüze kadarki evrimini eleştirmeli bir yöntemle ele almak, bu evrimin ana çizgilerini vermek, evrimin neden şu ya da bu yöne oluşunu açıklamak, atılan olumlu ya da olumsuz adımları belirlemektir,” diyerek yazısına başlayan Nijat Özön makalesinde artık bir klasik olan dönemlendirmesini yapmıştır.
1914-1922 İlk Yıllar
1922-1939 Tiyatrocular Dönemi
1939-1950 Geçiş Dönemi
1950-1966 Sinemacılar Dönemi
Bugün birçok kişi bu sınıflandırmayı kullanmaktadır. Daha sonraki yıllarda hem Özön tarafından hem de başka araştırmacılar tarafından eklerle genişletilen bu tablo birçok açıdan araştırmacılara kolaylık sağlamaktadır. Böyle kalıcı bir şema hazırlayan Nijat Özön metodoloji çalışmasının geleceğini görmüş olacak ki makalesinin ikinci paragrafında şunları söylemektedir: “Her şeyden önce, sinemamızın bugüne kadar geçirdiği evrimin birbirinden az çok değişik özellikler taşıyan dönemlerini belirtmek, bu evrimin bir şemasını bundan sonra ele alınacak konularda sürekli göz önünde bulundurmak yararlı olur. Çünkü sinemamızın dönemleri, her dönemin özelliği ve süresi birçok gerçeği kendiliğinden aydınlatmaktadır.”
Nijat Özön’ü öngörüsünden ötürü kutlayabiliriz. Çünkü Marmara Üniversitesi’nde sinema dersleri veren akademisyen Şükran Kuyucak Esen 2010 yılında ilk basımı yapılan Türk Sinemasının Kilometre Taşları adlı kitabında da aynı şemayı kullanmaktadır. Bir nevi ders kitabı olarak hazırlanan bu kitap muhakkak ki ileriki yıllarda birçok sinema öğrencisinin başvuru kaynağı olacaktır. 1966 yılında yazılan bir şemanın 2010 yılında tekrar kullanılması şüphesiz ki dikkate değer bir olgu. Bu nedenle Nijat Özön’ün metodunun incelenmesi bu çalışmamın büyük bir kısmını oluşturacaktır.
Ne var ki, bu şema da eksiklikler içermektedir. Türkiye sinemasının büyük bir bölümünü kaplayan, hâlâ da tartışmalardan düşmeyen Yeşilçam sinemasını neredeyse saf dışı bırakmaktadır. Tür sineması dediğimiz niceliksel açıdan Türkiye sinema tarihinde büyük bir yer kaplayan komedi filmi, romantik film, aşk filmi (hatta kovboy filmi) vs. örnekleri Özön’ün bu şemasının dışına düşmektedir. Benzer şekilde Özön’ün çalışmasının toplumbilimsel odaklı olması, bazı eleştirmenlerin getirdiği “Türkiye sineması, Türkiye siyasetinden apayrı bir yolda ilerlemiştir,” teziyle de ters düşmektedir. Ortada böyle büyük bir boşluk varken Özön’ün çalışmasını her Türkiye sinema tarihi araştırmalarını açacak bir anahtar olarak görmek yanlış olacaktır.
Türkiye sineması tarihi yazılırken Nijat Özön’ün metodu kadar kapsayıcı bir metot şu ana kadar kullanılmadı. Ama Özön’ün kapsayamadığı alanlara dair birçok çalışma yapıldı. Agah Özgüç’ün yazdığı Türlerle Türk Sineması kitabı buna güzel bir örnektir. Türkiye sinemasına dahil birçok filmi çeşitli “tür” başlıkları altında inceleyen Agah Özgüç Yeşilçam döneminde güçlü bir hâl alan fakat özellikle “80 Sonrası” sinemada neredeyse unutulan tür geleneğine kapsamlı bir bakış sergilemektedir. Türkiye’deki tür sinemasını incelemek açısından önemli bir çalışma olan “Türlerle Türk Sineması” ne yazık ki kapsamlı bir bakışa izin vermemektedir. Bu da çalışmanın başarısızlığından daha çok tür sinemasının ülkemizde nicelik bakımından ağır fakat nitelik bakımından geride kalmasından kaynaklanmaktadır.
Burçak Evren Antalya Altın Portakal Yayınları için bir Kronolojik Türk Sineması kitabı hazırlamıştır. Önemli bir rehber kitabı işlevi gören kitabın içeriği sadece sinemadır. Kitap sinema dışındaki tarihsel olaylarla bir bağlantı kurmamaktadır. Kitabın bir diğer sorunlu yanı da, aslında “Türlerle Türk Sinemasında” olduğu gibi yazarın değil Türkiye sinemasının özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Türkiye sineması büyük bir belgesizlik içindedir. Elimizdeki tarihsel veriler önemli ölçüde eksiklidir. Türkiye sineması üzerine çalışma yapan bir araştırmacı birçok önemli veriye ulaşamamaktadır. Bazı star oyuncular, bazı usta yönetmenler ne kadar filmde oynadıklarını, film çektiklerini dahi bilmemektedir. Böyle bir dökümantasyon eksikliği varken, bir kronoloji kitabı muhakkak ki eksikli olacaktır. Yine de Burçak Evren’in çalışması önümüze önemli bilgiler sermektedir.
Nijat Özön, Agah Özgüç, Burçak Evren gibi dökümanter/yazar diyebileceğimiz yaşları geçkin araştırmacılar uzun bir zaman zarfında Türkiye sinema tarihinde kilit rol oynadılar. Fakat özellikle ’90 sonrası dönemde ülkemizde önemli bir “yeni sosyal bilimci” kuşağı yetişmeye başladı. Sosyal bilimlerdeki dönüşüme paralel olarak Türkiye sinema tarihine dair yepyeni teoriler, okumalar, metotlar ortaya atıldı. “Türk Sinemasında Yeni Yönelimler Konferansları” ekseninde bir araya gelen bu araştırmalar çalışmamın son döneme dair olan kısmına önemli bir katkı sağlayacaktır.

ÇALIŞMA PLANI
KİTAPLAR:
Dönemlendirme, sınıflandırma metotları üzerine bir analiz olan bu çalışmada ele almam gereken kitaplar şunlar:
Nijat Özön: Türk Sineması Tarihi
Agah Özgüç: Türlerle Türk Sineması
Burçak Evren: Kronolojik Türk Sineması
Fikret Hakan: Türk Sineması Tarihi
Şükran Kuyucak Esen: Türlerle Türk Sineması
Türk Sinemasında Yeni Yönelimler panel kitapları
Genel olarak yararlanacağım bu kitaplar dışında Şükran Kuyucak Esen’le birebir görüşme yapmak istiyorum. Ele aldığım kitabında neden böyle bir tasnifi kullandığı ve bu konuda düşündükleri üzerine. Ayrıca şu an bir Türk sineması tarihi yazmakta olan Zahit Atam’a da görüşme talebim olacak. Çalışmasını siyasal ve ekonomik açıdan Türk sineması diye kurgulayan Zahit Atam’ın metot üzerine görüşlerini de çalışmama eklemek istiyorum.
Bunların yanında tarih ve metodoloji üzerine Edward Hallet Carr’ın Tarih Nedir çalışmasının da önemli bir referans kaynağı olacağını düşünüyorum.

Çalışma takvimi:
Ekim: Kitapların okunması, incelenmesi, üzerine tartışma süreci
Kasım ayı: Yazıya başlangıç. Sağlam bir outline çıkarıp önemli noktaların belirlenmesi. Kişilerle görüşmelerin yapılması. Onların görüşlerinin eklenmesi.
Aralık: Makaleye son halini verme aşaması, referanslar, pürüzlerin giderilmesi

Yayımlama:
Bu çalışmayı öncelikle Türk Sinemasında Yeni Yönelimler paneline sunmak istiyorum. Ardından sinema araştırmalı dergisi Sinecine’de ya da başka önerilecek bir dergide yayımlamak istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder